Singapur Gezi Yazılarım - 1.Gün



Herkese merhaba! 2. geleneksel yıldönümü paylaşımı için Singapur'a karar vermemiz tamamen tesadüf eseri oldu. Orası mı olsun, burası mı olsun derken Onur'un aklına Singapur geldi ve fazla da düşünmeden biletleri aldık. Singapur aşığı birkaç arkadaşın, biraz da internetteki yorumların yardımıyla otelin yerine karar verdik ve ilk gün yıldönümümüz olmak üzere, 4 gün kalmaya karar verdik.
Hatta her şey entegre olsun diye uçuş ve konaklamayı Emirates Holidays'ten aldık, üzerine bir de havaalanından otel transferi satın aldık.

2 maddede "Biz yaptık, siz yapmayın":
1- Otelin yerine bakın, eğer metroya yakınsa taksi ile ya da havaalanı transferi ile hiç uğraşmayın. Singapur'a indiğiniz gibi şehri keşfetmeye başlamak için havaalanından direkt metro ile otelinize gidin.
2- Singapur küçücük bir yer, 4 gün rahat rahat yeter derseniz dördüncü gün boynunuz bükük ayrılırsınız. Bence kendinize rahat bir 5-6 gün verin.

Devam...
Öncelikle, Singapur'da farkettiğiniz ilk 3 şey:
1- Yeşil
2- Yeşil
3- Daha çok yeşil


Gerçekten, ülke devasa bir botanik bahçesi gibi!
Biz Changi Havaalanından çıktığımızda günlük güneşlikti, sonra hava kapadı ve bir yarım saat kadar yağmur yağdı. Sonra gün boyu günlük güneşlikti. Hatta -söylemeden geçemeyeceğim- 4 gün tamamen yağışlı göstermesine rağmen biz sadece bir saat yağmura maruz kaldık, hava inanılmaz bir şekilde hep güneşli ve çoğunda da az nemliydi. Halbuki hava durumundan kontrol ettiğimizde her günü yağışlı gösteriyordu. Sanırım çöl ikliminin bereketsizliğini taşıyoruz gittiğimiz her yere...

Havaalanından bizi Emirates Holidays'in şık transferi aldı ve otelimize götürdü. Otelimiz Grand Hyatt, meşhur Orchard Road üzerinde, çok merkezi bir yerde, alışveriş merkezlerinin ortasında şahane bir otel.

Eşyaları emanete verir vermez kendimizi Orchard Road'a attık. Ben öncesinden gidilip görülecek yerleri çalıştığım için, bir elimde checklistim, diğer elimde yol üzerinden 15 dolara aldığım selfie çubuklu tripodumla turist rehberi gibi Onur'u peşime taktım.

Orchard Road

Öncelikle, Orchard Road yeşil.
Burayı Bağdat Caddesine benzetebiliriz, ancak Bağdat Caddesi kadar ferah değil ve daha lüks. Ve en farklı tarafı, her yer -abartmıyorum- "mall" kaynıyor. Bize söylenen, tüm alışveriş merkezlerinin sahibinin aynı olduğu; dolayısıyla örneğin bir Louis Vuitton'da istediğiniz çantayı bulamazsanız bir koşu yan alışveriş merkezinden kapıp getiriyorlarmış :)

Orchard Road - Kaynak: www.straitstimes.com


Mall'ların geneli, bizim alışkın olduğumuz gibi belli başlı girişi çıkışı olan ve net bir şekilde etrafındaki binalardan ayrılan yapılar değil. Birçoğu, plaza (ya da işhanı) görünümünde, birbirine bitişik binalardan oluşuyor ve sanıyorum hepsinin birbirine bağlantısı mevcut. Aynı zamanda çoğu mall da metro bağlantısına sahip.

En meşhur mall'ları sıralayacak olursak:
1. ION Orchard
2. Orchard Central
3. Ngee Ann City (Takashimaya)
4. Tangs
5. Somerset Mall

AVM'lerden birinin içi

Sanıyorum Orchard Road üzerinde 20'den fazla alışveriş merkezi mevcut. Bir tane şık AVM'nin hemen bitişiğinde Japon pazarı ayarında dükkanların olduğu AVM görmek mümkün. Bu bana enteresan geldi, çünkü 2000 dolara ayakkabı satan bir mağazadan çıkıp iki adım sonra 5 adedi 10 dolara t-shirt satan ucuz yerlere girebiliyorsunuz :)


Orchard Central

Orchard Road'da yürürken bilmediğimiz sokaklara da saptık ve Emerald Hill Road'ı keşfettik. Burası, 1930'larda inşa edilmiş Çin Barok stilini yansıtan evlerin olduğu, küçük, şık ve sevimli bir çıkmaz sokak. Eskiden zengin Peranakanların muhitiymiş burası.

Emerald Hill Road
Emerald Hill'den sonra yürüyüşe devam ettik ve Orchard Road'ı paralel olarak yürüyüp buraya daha sonra bağlanalım dedik. Tabii ki çok açıldık ve Orchard'a geri döndüğümüzde yaklaşık bir saat geçmişti.

Singapur'un yemyeşil olduğunu söylemiş miydim?





Orchard Road'a geri döndüğümüzde hava tamamen açmıştı. Burada MRT (Singapur Metrosunun adı) ile ikinci durağımız olan Little India'ya gittik. Yeri gelmişken söyleyeyim, biz burada 3 günlük Singapore Tourist Pass'lerden aldık; Sentosa Adası ulaşımı haricinde sınırsız kullanım hakkı sunan bu Pass'a sanıyorum 30 dolar verdik (10 doları depozito). Singapur pahalı bir ülke olduğu için metro da pahalı; ama sadece bu parayı vererek tüm ulaşım çözümünü sağlamış oluyorsunuz.




AVM'lerden metroya giriş

Evet, ne diyordum? Hah, Little India'ya gidiyorduk.

Little India

Burası, isminden de anlaşılacağı gibi, bir küçük Hindistan... Hintlilerin yaşadığı, meyvelerin sebzelerin marketten çok daha ucuz olduğu (Singapur'un pahalılığına daha sonra değineceğim), hediyelik yüzlerce şey bulabileceğiniz bir mahalle.

Little India'ya gelince Little India Arcade keşfedilmezse olmaz

Hediyelik eşya satan mağazalardan bir tanesi

Little India'da sadece sebze-meyve ve hediyelik değil, aynı zamanda birçok tapınak da mevcut. Aslında tapınak, kilise, camii desek daha doğru.


Bu saydıklarımın hiçbiri Onur'un ilgisini çekmediği için Little India'da fazla vakit geçirmedik. Sokağın sonunda bulduğumuz ve kalabalık olduğu için vardır bir hikmeti dediğimiz bir esnaf lokantasında (Kriterimiz: zehirlenmemek) yemek yedikten sonra oradan ayrıldık ve Little India'da Syed Alwi yolu üzerinde bulunan efsanevi yere doğru yola koyulduk.

Bu efsane yerin adı ne mi?

MUSTAFA CENTRE
Arkadaşlar, Mustafa Center anlatılmaz, yaşanır. Çok samimi söylüyorum. Bir işhanı düşünün, 24 saat açık. Elinizdeki çantaları, poşetleri girişte emanete bırakmak zorundasınız çünkü içeride hırsızlıkla baş etmek çok güç.  İçeriye giriyorsunuz; ne başı belli, ne sonu. İçinde tel toka da var, saat de var, kıyafet de var, mücevher de var, kırtasiye ürünleri de var. İçeride 300 binden fazla ürün var. Turlar buraya mutlaka uğruyor, bir bakmışsınız sizinle birlikte 30 kişiyle birlikte kapıdan girmeye çalışıyorsunuz :)

Ya ya ya, şa şa şa Mustafa Centre çok yaşa

Evet, artık yol yorgunu bedenler otele dönüp odaya yerleşmek ve biraz dinlenip akşam keşfe devam edecek enerji seviyesine ulaşmak istiyordu. Bu noktada artık yorulduğumuz için metroya yürümeye üşendik, otobüse bindik (yine passimizi kullanarak); otobüse binmeden bir torba da küçük kırmızı muz aldık, otele giderken yolda onları hapur hupur yedik.

Otelin bir kısmı... Yeşile artık şaşırmıyoruz.

Gardens By the Bay: "Bahçeli Şehir"den, "Bahçenin İçindeki Şehir"e...

Yıldönümümüzün akşamında güzel bir yerde yemek yemek istediğimiz için akşam rotamızı Marina Bay Sands olarak belirledik. Şu binaya muhakkak internette rastlamışsınızdır:


Oraya gitmeden önce hemen yolun karşısındaki Gardens By the Bey isimli parkı görmek istedik. Burası, 100 hektarlık kocaman bir park, bir botanik bahçesi gibi; sadece doğal yeşiller yok, aynı zamanda içinde Supertrees denilen devasa, yapay ağaçlar var ve bunlar karanlık basınca ışıl ışıl yanıyor. Gardens By the Bay'deki ağaçlar gerçekten Süperağaçlar! Bu bahçede, yüzlerce turistin ve onlarca tripodun en güzel kareyi almak için yarıştığını görebilirsiniz. Onun dışında, gençleri sağda solda öbeklenmiş uzanıp Supertrees'e bakarken, gitar çalarken, keyif yaparken görebilirsiniz. Göremeyeceğiniz şey ise çekirdek çitleyip yere atan teyzeler, bira içip boş kutuları yere atan Caddebostan gençleri ve sigara içen herhangi bir kimse. 


Yukarıda gördüğünüz köprü sayesinde yukarıda Supertree'lerin arasında yürüyebiliyorsunuz; ancak biz saati ayarlayamadığımız için oraya çıkma şansımız olmadı.


Minik bir parantez: Sigara yasak. Hem de neredeyse her yerde!
Bahçenin görkemi ve ortamın keyfi sizde açık havada bir sigara tüttürme isteği uyandırabilir; o halde kötü haberi size ben vereyim: Singapur'da sigara içmek -açık hava dahil- pek çok yerde yasak! No smoking levhaları şehirle o kadar özdeşleşmiş ki, turistik mekanlarda No Smoking - Fine $1000 (Sigara içmek yasaktır - cezası 1000 dolar) magnetleri bile satılıyor :)

Kaynak: www.wikimedia.com
Devam...
Parkın bir kenarında da Flower Dome adı verilen ayrı bir kapalı alan var; buranın özelliği Dünya'nın en büyük serası olması (2015 Guiness Rekorlar kitabına girmiş sanırım); binlerce çeşit bitki ve çiçeği burada görebilirsiniz. Zaten Gardens by the Bay, Singapur hükumetinin, Singapur'u "Bahçeli bir şehir"den "Bahçenin içindeki şehir"e dönüştürme stratejisinin bir parçası.




Marina Bay Sands

Marina Bay Sands, içinde 2500+ yatak kapasiteli oteli, müzesi, konferans merkezi, alışveriş merkezi, dünyaca ünlü casinosu, celebrity-chef restoranları, bir rooftop barı ve 150 metrelik bir infinity pool'u bulunan, 340 metre uzunlukta bir bina. Burada üst kattaki Sky on 57 isimli barda yemeğimizi yedikten sonra en alt kattaki alışveriş merkezindeki bağlantıdan metroya atlayıp otelimizin yolunu tuttuk. 

Kaynak: Wikipedia
Yolda özellikle bir durak önce indik ki Orchard Road'da biraz daha yürümüş olalım :)

Singapur'da ilk günümüz böyle geçti...
Daha gezilecek, görülecek çook yer var!

Metro haritası:

Aklımdayken metro haritasını da buraya iliştirivereyim de ne kadar kullanışlı bir metro sistemleri olduğunu kendi gözlerinizle görün:


Birinci günden bu kadar!
İkinci gün görüşmek üzere.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden ile başla - Simon Sinek

Batna, Zopa ve Sonuç Alıcı Müzakere