Nakitten Uzaklaştıkça Hırsızlığa mı Yaklaşıyoruz? - Dan Ariely: Akıldışı Ama Öngörülebilir

Ve huzurlarınızda yine Dan Ariely!


Başlığım da 13 bölümlük Predictably Irrational kitabının 12. bölümünden çok çarpıcı bir 
araştırmanın sonucu... Nakit paradan uzaklaştıkça hırsızlığa (hadi biraz daha hafifletelim, 'yürütmeye' diyelim) olan eğilimimiz artıyor mu gerçekten? Şöyle düşünün: ofisinizdeki kalem ya da defterleri evinize taşıdığınız oluyor mu? Peki muhasebeden bir beş lira aşırdığınız oluyor mu? (Oluyorsa eyvah). İşte bu kadar basit. Bir miktar parayı aynı değerdeki bir eşyaya çevirdiğimizde onu yürütmeye olan eğilimimiz artıyor, ama sözkonusu nakit para ise dürüst ve güvenilir insanlar olduğumuz için (yankesicileri ve hırsızları dışarıda tutuyorum) o paraya dokunamıyoruz. Dan Ariely bunu "nakit para tuhaftır" diyerek açıklıyor. Ve bakın konuyla ilgili nasıl bir araştırma yapmış: 

Kısaca, MIT'deki öğrenci yurtlarında ortak kullanımdaki buzdolaplarına 6'lı Coca Cola kutuları yerleştirmiş. Doğal olarak kolalar kısa süre içinde yok olmuş. Fakat, bu kez buzdolaplarına kolaların ederi olan 6 dolarlık banknotları yerleştirince, kimse paralara uzanamamış. Bu sadece tek bir çalışma, ama nakitten uzaklaştıkça sahtekarlık eğilimimizin arttığıyla ilgili renkli bir örnek.


Masraf formlarını düşünelim mesela. Bir çok insan bir kerecik olsun boş taksi fişinin açık çek niteliğinde olduğuyla ilgili geyik yapmamış mıdır? Veya kuruyemişçide bademlerin, leblebilerin tadına bakmak için hepsinden alenen birer ikişer almamışlar mıdır? Peki bir an için bu insanların gidip kuruyemişçinin kasasından 3 lira alıp iyi günler dileyerek çıkıp gittiğini düşünsek? Ya da şirkette muhasebeye gidip göz göre göre oradan bir 20 lira tırtıkladıklarını düşünsek? Neden ilk grup örnek çok doğal geliyorken ikinci grup örnek "yok daha neler" deme hissi uyandırıyor? İşte tüm akıldışı ama öngörülebilir yönleriyle insan! Bu kitap tam da bu yüzden çok sevilesi.

Predictably Irrational kitabında başka neler var?

Yine alışverişle ilgili bir bölüm seçiyorum. 
Üçüncü bölümün başlığına bakın: Sıfır Maliyetin MaliyetiBu kez konumuz bedava. 
Dan Ariely diyor ki: "Bir şeyi bedava almanın çok güzel bir duygu olduğunu gizlemeye gerek yok...Sıfır duygusal bir bamtelidir- bir akıldışı heyecan kaynağı...(s. 71)." Peki neden bedava'yı bu kadar cazip buluyoruz? Neden kimi zaman istediğimiz o olmasa bile sırf yanında bedava'sı var diye A ürününü değil de B'yi tercih ediyoruz? "Bedava ürünü seçtiğimizde ortada kaybetme olasılığı yoktur. Ama diyelim ki bedava olmayan ürünü seçtik. Ooo, şimdi kötü bir karar verme riski- kaybetme olasılığı vardır. Dolayısıyla bu seçeneği gözönünde bulundurarak bedava olana gideriz (s. 75-76)."

Baktığımızda, bunu bilimsel bir gerçeğe dayandırmadan biz de düşünebilirmişiz gibi geliyor. Peki şuna ne demeli? Dan Ariely, Predictably Irrational'da şöyle bir soru soruyor: 10 dolarlık bir hediye çekini bedava almak ile 20 dolarlık hediye çekini 7 dolar karşılığında elde etmek arasında bir seçim yapmak zorunda olsaydınız hangisini seçerdiniz?

Evet, çoğumuz öngörülebilir olsa da akıldışı davranışlara sahip insanlarız, o nedenle çoğumuz bize 13 dolar kazandıracak olan ikinci seçenek yerine bedava olan ama aslında daha az kazandıran birinci seçeneği tercih ediyoruz. 

Bu bedava'nın cazibesine geçen gün ben de kapıldım. Arkadaşımla (bu arkadaşımdan geçenki blog yazımda da bahsetmiştim, bundan sonrakilerde de yer alacak) HM'de dolaşırken anneler günü nedeniyle "100 liralık ürüne 20 liralık hediye çeki" kampanyası dikkatimi çekti. Normalde böyle bir planımız ve ihtiyacımız olmamasına rağmen ona bir-iki t-shirt almak için gittiğimiz mağazadan ona "toplamda 100 lirayı aşan şortlar ve t-shirtler" aldık, böylece ondan tırtıkladığım hediye çeki ile (evet, nakit yürütmedim, hediye çekine el koydum, çünkü ben dürüst bir insanım :)) ben de sezon için istediğim açık renkli çantaya gerçekten çook ucuza sahip oldum. Peki çantamla ne kadar mutluyum? Normalde asla gidip HM'den çanta almam, öncelikle bunu söyleyeyim, bu nedenle çok da mutlu değilim, ama tek sezon idare etmesini istediğim için hiç hesapta yokken karşılaştığım bu fırsatı da akıllıca(!) kullandığım için kendimi iyi hissediyorum, ve bu hep Dan Ariely yüzünden :)

Dan Ariely'nin en sevdiğim kitabı...

Bir filmle ilgili gereğinden fazla spoiler verilirse o filmi izlemeye olan hevesiniz kaçar. Neden bu blogu, sizi Predictably Irrational'ı okumaya teşvik etmek amacıyla yazarken tam tersi bir etki yaratayım ki :) Hemen aşağıda sizi bekleyen 11 bölüm daha var:



Haftaya devam.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden ile başla - Simon Sinek

Batna, Zopa ve Sonuç Alıcı Müzakere