Dan Ariely - Akıldışının Mantığı
Günlük hayattan çarpıcı örnekler bulabildiğim kitapları çok seviyorum. İşte en güzel örnek: Dan Ariely’nin “Akıldışının Mantığı” kitabı.
Eğer TED
konuşmalarını takip eden biriyseniz mutlaka Ariely’nin en az bir konuşması
ilginizi çekmiştir ve onu seyretmişsinizdir diye düşünüyorum. Bu kitapta o
konuşmaların çoğu var. Hatta önce TED videosunu izleyip sonra kitabı elinize
alırsanız Dan Ariely sizin üniversitedeki favori hocanızmış da onun eserini
okuyormuşsunuz gibi güzel bir his yaşayacaksınız. Bir videoyu sizin için ekliyorum:
Gelelim kitaba.
Behavioral
Economics (Davranışsal İktisat) nedir diye daha önce hiç düşündünüz mü? Daha
önce bunu hiç duymadıysanız ya da ne olduğunu bilmiyorsanız işte size fırsat.
Ben burada bunu anlatmakla vakit kaybetmeyeceğim, sizi google’ın emin ellerine
bırakıyorum :)
Çok ilgi çekici
olduğunu düşündüğüm bir bölüm hedonik uyarlanma ile ilgili olan.
Hayal edin,
işyerindesiniz ya da evde bir ödev / proje üzerinde çalışıyorsunuz ve size
işkence gibi geliyor, çok sıkıcı. Bir çay molası, biraz facebook molası, biraz
geyik muhabbeti derken kendinize koyduğunuz küçük ödüllerle daha motive
çalışıyorsunuz...mu? Hiç de öyle değilmiş işte, Dan Ariely bu bölümde özet olarak der ki
size can sıkıcı gelen şeyleri başlamışken bitirin ve kurtulun, çünkü her molada
o can sıkıntısından uzaklaşıyorsunuz ve her geri döndüğünüzde alışmanız zaman
alıyor. İlginç bir sonuç, keşke ders çalışırken bütün o pastaları börekleri yemeseydim
zamanında :) Ancak
aynı şekilde bize haz veren şeylerin de bir anda değil parça parça yapılmasının
hazzı artıracağı iddia ediliyor. Belki de o çok kızdığımız reklam araları
olmasa dizilerimize bu kadar kalpten bağlanmayacağız :) Şaka bir yana, tekli örneklerle bu
iddialara karşı çıkmak tabii ki mümkün, ancak ben burada ‘her şeye muhalefet’i
oynamıyorum, hoşuma gideni yazıyorum.
Bir adet daha en çok
ilgimi çeken bölümden de bahsedip huzurlarınızdan çekiliyorum...
Kısa Vadeli Duyguların Uzun Vadeli
Etkilerini konu alan bölümde bakın Dan Ariely ne diyor: “İdeal bir dünyada yaşasak, hangi ruh haliyle aşağılık biri gibi
davrandığımızı hatırlayabilir ve o davranışı sürdürmeye gerek kalmadığını fark
ederiz. Ama...attığımız adımları hatırladığımız halde çok zayıf bir belleğe
sahibiz ve aynı kararları vermeye devam ederiz (s.241)”.
Sonrasında da
yoğun duygular sonucu aldığımız kararlarımızın, o duygular ortadan kalktıktan
sonra bile davranışlarımızı etkilemesinin – o anlık kararlarımızın tutsağı olma
düşüncesinin- ne kadar korkutucu olduğunu
söylüyor. Ve de karar vermeden önce yatışmamız gerektiğinin üzerinde duruyor.
Bu iş yaşamında da, okulda, evde, sosyal çevrede de sıklıkla hatırlamamız
gereken bir konu bence. Mesela bakın bana neler oldu:
İTÜ - 4.Levent arası 6 dakikalık taksi yolculuğumu işkenceye çeviren
olayı anlatıyorum. Ofisin önüne taksiyi çağırdım ve taksici arabaya
bindiğim saniye “beni almasının bile hata olduğunu” söyleyerek kronometreyi
başlattı.( Evet saat 3’te arabayı teslim edecekti, ve saat üçe yirmi vardı ama
bu beni hiç ilgilendirmiyor). Işıklara geldiğimizde Maslak-Levent hattında
kilitleneceğimizi söyleyip ruhumu kararttı ve metroyu tercih etmediğim için de
bana çattı. Ben şirinliğimi bozmadıkça o da yol boyu serzenişlerin sonunda tam inmek üzereyken “hanfendi (!) sizin
beyniniz biraz dolu galiba” diyerek son golünü attı. Arabadan indiğimde öyle
sinirli ve öfkeliydim ki, hemen telefona sarılıp önce durağı arayarak taksiciyi
şikayet ettim, sonra hırsımı alamayıp arkadaşımı arayıp olayları an be an ona
da anlattım (tabii ki bağırıp çağırıyordum heyecandan). Bir kaç saat sonra aynı
arkadaşımla tekrar konuşurken (bu kez sakindim) ona Dan Ariely'nin bu konuyla ilgili araştırmasından söz
ettim ve ondan benim bundan sonraki davranışlarımı gözlemlemesini istedim.
Bakalım uzun vadede taksicilerle aramdaki diyalog nasıl şekillenecek? Acaba
esnaf şirin tarafımı görmeye devam mı edecek yoksa asık suratlı, buyurgan ve
pat küt kapı çarpan bir Irmak mı alacaklar teslim etmek için acele ettikleri
arabalarına?
Son olarak şunu söylemek isterim. Hayatım boyu bir "başucu kitabı"nın nasıl bir şey olduğunu merak etmiştim, işte bu kitap o kitap. Dan Ariely, tam manasıyla sürekli geri dönüp sayfalarını karıştırabileceğiniz ve size "a-ha" dedirtecek şeyleri bulup çıkarabileceğiniz canlı, yaşayan bir kitap yaratmış.
Yorumlar
Yorum Gönder